Şunu bil ki; gıybet, ancak kendisine başka yolla ulaşmak mümkün olmayan geçerli ve şer’i bir sebeple mübah olur. Bu sebepler ise altı tanedir:
1. Zulme Uğramak
Birincisi: Zulme uğramaktır. Zulme uğrayan kimsenin, idareci veya kadı ya da zalime karşı kendisine yardım edebilecek yetki ve güce sahip birine gidip “Falan bana zulmetti; şöyle şöyle haksızlık yaptı” demesi, gıybettir. Ancak bu durumda caizdir.
2. Günahkar Olan Kimseyi Doğru Yola İletmek
İkincisi: Münkeri değiştirmek ve günahkar olan kimseyi doğru yola iletmek için gıybet etmek. Münkeri ortadan kaldıracak güce sahip olan kimseye, “Falan şöyle şöyle yapıyor. Onu bundan alıkoy!” ve buna yakın sözler der. Bunu söylerken ki amacı da münkeri ortadan kaldırmak olur. Ancak niyeti böyle olmazsa bunu söylemesi haram olur.
3. Fetva Almak
Üçüncüsü: Fetva almak. Bir kişinin müftüye, “Babam veya kardeşim ya da eşim yahut falan şöyle ve şöyle yaparak bana zulmetti. Bunu yapma hakkı var mıdır? Ondan kurtulmamın, hakkımı almamın ve zulmü savmamın yolu nedir?” ve buna benzer sözler söylemesi gıybettir. Bu, ihtiyaçtan dolayı caizdir. Ancak daha ihtiyatlı ve faziletli olan onun şöyle demesidir: “Şöyle şöyle yapan bir kimse veya bir şahıs ya da bir eş hakkında ne dersiniz?” Böylece amaç, belirli bir isim vermeden gerçekleşmiş olur. Bununla birlikte belirli bir isim vermek de caizdir.
4. Kötülüğe Karşı Uyarmak
Dördüncüsü: Müslümanları, kötülüğe karşı uyarmak ve onlara nasihat etmek. Bu farklı şekillerde olabilir:
a) Ravilerin ve şahitlerin kusuru olanlarının kusurunu ortaya koymak. Bu, Müslümanların icmaı ile caizdir. Hatta ihtiyaç nedeniyle farzdır.
b) Bir kimse ile dünür, ortak veya komşu olmak, birisine emanet bırakmak, onunla alışveriş yapmak veya başka bir şey için birine danışmak. Kendisine danışılan kimsenin, onun hakkında bildiklerini saklamaması gerekir. Bilakis nasihat etmek niyetiyle ondaki kötülükleri zikreder.
c) Bir kişinin dini öğrenmek isteyip de bid’atçı veya fasık birinden ders aldığını gören ve onun zarar göreceğinden endişe eden kimsenin, o öğrenciye nasihat edip hocasının halini açıklaması gerekir. Bunu da nasihat etmek amacıyla yapmalıdır. Bu, hata yapmaya müsait bir konudur. Zira uyarıda bulunulan kişi, bunu hasedinden dolayı yapıyor olabilir. Şeytan da, onu kandırıp ona nasihat yaptığını zannettirebilir. Bu yüzden buna karşı dikkat edilmelidir.
d) Ehli olmadığı, fasık olduğu, başkaları tarafından yanıltıldığı için ya da benzeri bir sebepten dolayı görevini gereği gibi yapmayan bir görevlinin durumunu, onu görevden uzaklaştırıp yerine ehil olan başka birini koyması için veya onun bu durumundan haberdar olup ona göre önlem alınması için ya da onu uyarıp dürüstlüğe teşvik etmesi için ya da başka birini getirmesi için daha üst bir yetkiliye bildirmek gerekir.
5. Haramları Açıkça İşleyen Kimselerin Açıkça İşlediği Şeyleri Anlatmak
Beşincisi: Açıkça içki içen, insanların mallarına el koyan, haraç kesen, batıl görevleri üstlenen kimseler gibi haramları veya bid’atları açıkça işleyen kimselerin, açıkça işlediği şeyleri anlatmak caizdir. (Açığa vurmadıkları) başka ayıplarının ise -burada zikrettiklerimizin dışında anlatılmasını caiz kılacak başka bir sebep yoksa- anlatılması haramdır.
6. Tanıtmak
Altıncısı: Tanıtmak. Bir kişi a’meş (gözü iyi görmeyen), topal, sağır, kör, şaşı vb. bir lakapla tanınıyorsa, bu lakaplarla onu tanıtmak caizdir. Onların kusurlarını ortaya koymak amacıyla bu lakapları söylemek ise haramdır. Başka bir şekilde onları tanıtmak mümkünse, bunu yapmak daha evla olur.
Alimler işte bu altı sebebi zikretmişlerdir. Bunların çoğu hakkında da icma edilmiştir. Bu konuda sahih hadislerde yer alan deliller meşhurdur.
Kaynak : İmam Nevevi’nin Riyazu’s Salihin adlı eserinden alıntılanmıştır.