Allahü teâlânın var olduğuna, bir olduğuna ve Muhammed aleyhisselâmın Onun Peygamberi olduğuna ve Peygamberlerinin en üstünü olduğuna ve bunun her sözünün doğru, fâideli olduğuna inanmaya Îman etmek ve Müslüman olmak denir. Böyle inanan kimseye Mümin ve Müslüman denir. Muhammed aleyhisselâmın sözlerine hadîs-i şerîf denir. Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açık olarak bildirilenlerden birine bile inanmayana Kâfir denir. Asılları Hak teâlânın kelâmı olan ve sonradan değiştirilip, birer tarih kitabı hâline çevrilmiş bulunan, Tevrât, Zebûr ve İncîl’i, Allah kelâmı zan eden kâfirlere Ehl-i kitap, Kitaplı kâfir denir. Yahudilerin ve Hıristiyanların çoğu kitaplı kâfirdir. Kendisinde ülûhiyet sıfatı bulunduğuna inandıkları bir insanın heykeli, mezarı karşısında secde ederek, onun herşeyi yapacağına inananlara Müşrik veya Putperest denir. Berehmen, Budist ve Ateşperestler böyledir. Yahudilerin ve Hıristiyanların bir kısmı, büyük Kostantin’den sonra, müşrik oldu. Hiçbir dine inanmayanlara Ateist ve Dehrî denir. Komünistler ve Masonlar ve bunların tuzaklarına düşen din cahilleri böyledir.
Din bilgilerini, fen bilgilerine göre değiştiren kâfirlere Filozof ve Dinde reformcu denir. Bunlar nakle değil, akla inanırlar. Din bilgilerini, fen bilgileri ile isbat eden müminlere Hukemâ denir. Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açık bildirilmemiş, şüpheli bilgilere, İslâm Âlimleri muhtelif mânâlar verdi. Böylece, îman edilecek şeylere, birbirlerinden farklı inanan 73 fırka meydana geldi. Bunlardan îmanları doğru olan bir fırkaya Ehl-i sünnet ve Sünnî denildi. Yanlış mânâ verenlere Bidat ehli ve Sapık denir. Fen bilgilerine yanlış mânâ vererek Müslümanın îmanını bozana Zındık ve Fen yobazı denir.
Tamİlmihâl – Seâdet-i Ebediyye
(130. baskı, sayfa: 1026)