Kibir
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma!.. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir, ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin!” (İsrâ, 37)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan hiçbir kimse cennete giremez.” (Müslim, Îman, 148-149)
Büyüklük; yalnız Allahü azze ve celle hazretlerine mahsusdur. Aklı başında olan kimse kibir lenmez, haddini bilir. Halik Teâlâ ve Tekaddes hazretleri kibir lenenleri sevmez.
Rasûl-ü Ekrem (sav) buyurdu ki:
“Allahü Teâlâ bana vahy ile bildirdi ki, tevâzu et, kimse kimseye övünmesin.”
Akl-ı selim sahibi, hiç kimseye hakâret nazarıyla bakmaz. Çünkü bilir ki o hırpânî, fakir kıyafetli insanlar arasında nice Allah’ın dostları vardır.
Ebû Hâşim (ks) buyurur:
“Dağları iğne ile oyarak toz etmez, kalblerden kibri çıkarmaktan kolaydır.”
Hâlid Bağdâdî (ks):
Muhtelif zamanlarda yazdığı mektuplarında şöyle demektedir:
“Allahü Teâlâ’ya hamd, Muhammed (sav)’e O’nun âline ve seçkin ashabına salât ve duâdan sonra biliniz ki:
Bir kimse kendisini iyi sıfatlarla süslenmiş, güzel ahlâkla bezenmiş bilir ve görür, kendini bir başkasından üstün tutarsa, bu ulûhiyet davasına kalkışmak olup sonsuz olarak tard olmasına sebeb olur. Nitekim İblis (şeytan) “Ben ondan (Adem (as)’dan) iyiyim” dedi. Bu sözü onun kovulmasına sebep oldu.
(Sadık Dânâ, Altınoluk Sohbetleri 4. Sayfa 162-174 Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Müntekım: İntikam alan, suçluları gerektiği gibi cezalandıran, cezayı da adaleti ile veren, haksızlık etmeyen demektir.
Kısa Günün Kârı
Kibir, büyüklenme; bütün kötü sıfatların köküdür, anasıdır. Mezmum ve habîs sıfatların başkanıdır. Şeytan kibiri ve hasedi yüzünden huzurdan tard edildi, kovuldu, mel’un oldu. Ve birçok kötü huyların merkezi, menba’ı oldu. Kibir, cimrilik, hased, kin, acelecilik, korkaklık ve her türlü şekavet gibi daha nice kötü sıfatların sahibi oldu.
Lügatçe
hırpânî: Perişan, derbeder.
tard: Geç.
mezmum: Makbul olmayarak ayıplanmış. Kötü.
habîs: 1. Kötü. 2. Kötücül.
şekavet: 1. Sıkıntıda kalmak, mutsuzluk, bir kimsenin iç dünyasının kötü ve çirkin bir hale gelemesi.
Altınoluk